:: HABER DETAY

Avuçtaki Kuş!
Atakent Haber Reklam

Avuçtaki Kuş!


İstanbul’daki maçların Trabzonspor için deplasman sayılmaması gerektiği ile başlayalım söze...

Her şeyin para olmadığı zamanlarda deplasman takımlarının stadyumların yarısını doldurabilme hakkı vardı. Trabzonsporlu taraftarlara kalsa tamamını bile doldururdu! Çünkü sosyal medya ve iletişim araçlarının kısıtlı olduğu zamanlarda futbola aşık her Trabzonsporlu’nun gurbette Trabzonspor’a çektiği özlemi kelimeler ile anlatabilmek mümkün değildi.

Sevgilisini uzun süre görememiş ve onunla kucaklaşmak isteyen onbinler stadyuma daha gün ağarmadan akın eder, erkenden sıraya girerlerdi. Maç saatine kadar yapılan ayak üstü sohbetler ile maç yüzlerce kez saha dışında zihinlerde oynanmış olur, asıl maç başlağında ise en ince detaya bile hakim olunduğundan kalabalığın da verdiği güç ile hakem veya rakip taraftarların yaşatacağı en ufak olumsuzluğa aşırı tepki verilirdi.

İçimizdeki aşk sönmese de günümüzde bu zorluklar yerini; biletlerin düşük yüzdelik kontejyanlarla otomatik olarak kartlara yüklendiği, günün ilerleyen saatlerinde belirli meydanlarda buluşulan bir ortama bıraktı.

İşte adaletsizlik de bu noktadan başlamakta. Eskiden paylaşılan ve paylaştıkça büyüyen aşk, cebe sığdırılmaya çalışılınca paylaşılamaz oldu! Hatta bu aşk öyle bir hal aldı ki avuçtaki kuş kaçınca kıskançlık ve şiddet de işin içerisine girdi...

Eskiden böylemiydik be kardeşim. Gel adam gibi hakkına razı ol! Gurbette Trabzonspor aşkıyla yanan okullarında veya çevresinde rakip taraftarların sayısal üstünlüğünde hapsolmuş masum çocukların tribünlerde maç izleme hakkına da göz dikme! Emin ol ki onlar da en az senin kadar aşklarını en derinden haykıracak ve takımı deplasmanda ezdirmeyecek yüreğe sahipler... Yeter ki fırsat tanınsın. Tıpkı sahada Abdülkadir ve Yusuf gibi gençlere tanındığı gibi... Yani artık sahalarda olduğu kadar, tribünlerde de gençlik ateşi yanmalı! Tabii bu gençlik asla maçtan önce içip içip ona buna sataşarak ortalığı dağıtmayı adet haline getirmiş rakip taraftarlara özenti bir gençlik olmamalı!

Beşiktaş deplasmanları Trabzonspor için yıllarca en zorlularından birisi olmuştur. Çünkü Beşiktaş maçlarında sahada oynanan oyun dışında ekstra bir faktör olan şans hiç yanımızda olmamıştır. Rakip en kötü zamanında bile olsa bir şekilde oyuncusu düşerken bile çarpıp giren toplar, orta yaparken ağlarla buluşan goller gibi şanssızlıklar saymakla bitmez.

Maça dönecek olursak kağıt üzeride Trabzonspor’un rakibi Beşiktaş’a bariz üstünlüğü göze çarpmaktaydı ancak sakat sakat oynayan oyuncuların fazla olması en büyük sıkıntısıydı.

Nwakaeme’nin çataldan dönen topu yılların şanssızlığının devamı niteliğinde olsa bile ilk yarının son dakikasında kaptan Sosa’nın adrese teslim ortasında Hugo Rodallega’nın ustaca omuzuyla topu önüne indirip kıvrak bir hareketle kaleciyi de çalımlayarak attığı gol ikinci yarı için takımın soyunma odasına umutlu gitmesine yol açtı. Ortaya konan güzel oyun da cabasıydı.

İkinci yarıda atılacak erken bir gol maçı kazanma yolunda büyük aşama kaydettirecekti. Ancak Ünal hoca bile golün bu kadar erken geleceğini düşünmemiştir.

Onazi’nin hücum pres ile kazandığı top sonrası hem rakibi, hem de taraftarını şaşırtan tercihini usta bir ayak olan Nwakaeme’den yana kullanması ve bu ustanın da ölçüp biçmeye zamanı bile olmamasına rağmen eliyle koymuş gibi ağları bulması maçın kazanıldığı hissini güçlendiriyordu.

Gol sonrası takımın virtiyözü Sosa’nın sakatlanarak çıkışı ve yerine maç tecrübesi az olan Batuhan’ın girişi Trabzonspor’u kalite olarak iki tık geriye atmış oldu. Halbuki kadroda yer alacak o bölgenin adamı tecrübeli bir Kucka bu maça çok yakışacak ve rakipte olduğu gibi oyuncu değişiklikleri takıma güç kazandıracaktı.

Bu güç kaybının sonuçları kalenizde göreceğiniz malum goller olunca maça ilişkin tüm keyfiniz kaçabiliyor. Hele bir de bu goller şansa giren goller olunca Beşiktaş deplasmanında olduğunuz gerçeği ile yüz yüze geliyorsunuz.

Tüm bunlara rağmen Batuhan ile dörde iki yakaladığımız pozisyon gol ile sonuçlansa dönen topta bu şanssızlık belki de yaşanmamış olacaktı.

Maçın uzatma dakikalarında yenen gol ise takımın hava toplarındaki zaafiyetinin devam ettiğini ve özellikle öne geçilen maçlarda geriye gömülünmemesi gerektiğini umarım Ünal hocaya göstermiştir.

Galibiyetin hak edildiği maçta kaybedilen iki puan elbette ki üzücüdür, avucumuzdaki kuş kaçmıştır ancak bu maç asla bir kayıp olarak görülmemeli aksine bu takımın başarabilecekleri açısından öncü ayak sesleri olarak addedilmelidir.

Haftaya alınacak Rizespor maçı ise kaybedilen iki puanın telafisidir.

Buradan maç içerisinde sakatlanan kaptanımız Sosa’ya geçmiş olsun dileklerimi sunarken, geçtiğimiz hafta Rize’de acı bir şekilde kaybettiğimiz Emniyet Müdürü şehidimiz Altuğ Verdi’ye Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına da baş sağlığı diliyorum... Geçmiş senelerde yaşanan suni husumetler bir yana kendi evimizde oynayacağımız Rizespor maçında bu taze hassasiyet göz önünde bulundurulursa Trabzonspor’un büyüklüğünün gösterilmesi açısında çok şık olacaktır.

:: Spor

Filenin Sultanları İçin Olimpiyatlar Macerası Başlıyor

2023 CEV Milletler Ligi ve Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nda şampiyo...

Kaynak: HabetTürk

Down Sendromlu Futsal Milli Takımımız Avrupa Şampiyonu!

Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu bünyesindeki Down Sendromlu Futsal ...

Kaynak: AtakentHaber

Genç Yüzücü Dünya Şampiyonu!

Milli sporcu Kuzey Tunçelli, İsrail’de düzenlenen Dünya Gençler Yüzme Şampi...

Kaynak: AtakentHaber

Şampiyon Filenin Sultanları!

A Milli Kadın Voleybol Takımımız, 2023 CEV Avrupa Şampiyonasında çekişmeli ...

Kaynak: AtakentHaber

SiparisYolda.com Reklam