:: HABER DETAY

BEYZANIN KADINLARI
Şahin Tercüme Reklam

BEYZANIN KADINLARI


Herkese merhaba sinemaseverler

uzunca bir aradan sonra tekrar birlikteyiz. bu hafta ilk defa polisiye-gerilim türevinde çekilen mustafa altıokların son çalışması Beyzanın kadınlarını mercek altına alacağız.

öncelikle türkler bu işi beceremez, amerikan özentisi olmuş, peh! şeklinde yaklaşılmaması, türk yapımı diye kafadan tu kaka edilmemesi gereken film. ortada belli bir emek var ve ülkemizde kendi tarzında daha önce yapılmış bir benzerini hatırlamıyorum, buna saygı duyulmalı. sırf gözü kapalı eleştirmek yerine güzellikler görülebilmeli..

film başından sonuna kadar sürükleyici özelliğini kaybetmiyor. fakat katilin belli olmasından sonra olaylar daha hızlı bir şekilde sonuca bağlansa iyi olurdu. oyunculukların genel itibariyle başarılı olmasının yanında tamer karadağlı için haluk karakterinden kurtulamadığı şeklindeki genel kanı tarafımdan da desteklenmektedir. gerçekten tamer karadağlı yerine o role uygun başka biri bulunabilirdi. bu izleyicinin kafasını daha rahat ettirebilirdi. şahsen bir şeylere sinirlendiğinde hep taş fırın erkeği, light erkek laflarını başlayacakmış gibi geldi bana. öyle ya da böyle kendisine çok şey kazandırmış olan haluk karakterininin etiketinden kurtulamayacak gibi gözüküyor tamer karadağlı. bu tür filmler için de kuşkusuz dezavantaj yaratıyor bu durum kendisine. berrak tüzünataç da az gözükse de benim buralarda ne işim var? tadında geldi bana. pek gitmemiş rolüne.

ve tabiki demet evgar. bu filmden önce oyunculuğu hakkında net fikirlerim olmadığını belirtmek isterim. ilk kez bu derece net izleyebildim kendisini. fakat beyzanın kadınları bana gösterdi ki bizim ülkece oyunculuk performansıyla övünebileceğimiz bir demet evgarımız varmış. gerçekten çok başarılıydı. kuşkusuz filmden en karlı çıkacak isim olacaktır kendisi. fakat bunca hatanın içinde bile film bir an olsun izlenebilirliğini kaybetmedi. öykü hiç kesilmedi, meraktan ve heyecandan düşürmedi. konunun diğer türk filmleri içindeki orijinalliği izleyiciyi hep uyanık tuttu ve -gelin itiraf edelim- kalitesiyle şaşırttı.

tamer karadağlının birkaç sahnede haluka dönüştüğü şüphe götürmez, lakin genel itibariyle rolünün hakkını fazlasıyla verdi. hepimiz biliyoruz ki güzel ülkemizin kıymetli emniyet teşkilatında fox mulder benzeri kuul, sakin, gizemli tipler çoğunlukta değildir. bunların yerine ekseriyetle haluk gibi klasik modeldeki adamlar görev yaparlar. tıpkı fatih gibi sade giyinirler, küfür ederler, sabırsızdırlar, sosyal hayatta ortalarda yer alırlar. bu bakımdan kahretsin şu amerikalı züppeye rezil olduk demek yerine elin amerikalı gelmiş bizimle dalga geçiyo diyen, dosyayı bırakırsam ne olayım diye terslenen komiser karakteri bana çok hoş geldi. kendisini* ta buradan kutluyorum.

komiser fatihin kadın yardımcısı figen* ise hiç de inandırıcı değildi. şahsen istanbul emniyetinde göğüs uçlarını adamın gözüne sokan badilerle çalışabilecek bir komiser yardımcısı tahayyül edemiyorum. keza savcı rolünde salih güney abimiz de hayal kırıklığı yarattı. bilhassa komiser fatihle tartışma sahnesinde o kadar yetersiz kaldı ki, tamer karadağlının süper repliklerini de zayıflattı.

doruk türkerin hocasını oynayan beyefendiyi de es geçmeyelim. kendisi bir dakika bile sürmeyen rolüyle sanatını konuşturmuş. ismini bilen arkadaşlar hepimizi bilgilendirirlerse ben ve benim gibiler iyi bir oyuncu daha tanıma fırsatı bulurlar.

mustafa altıoklar deneysel film yapmayı bırakıp -bizim için- sıradışı bir hikayeyi olabildiğince doğal bir biçimde ele almış ve her ne kadar başta hülya avşar ve okan bayülgeni düşündüğü söylense de gayet yerinde oyuncu seçimleriyle gerekeni yapmış, ortaya gerçekten iyi bir iş çıkmış. soykut turanın muhteşem görüntü yönetimi ve fahir atakoğlunun müziği aldığımız keyfi artırdı. binboa votka ve nikon göze çarpan sponsor firmalardı.

ve ve ve demet evgar... bu kadın bir süredir izleyiciye farklı şeyler yayıyor ama bu kez bambaşka. aynı filmde üç farklı karakteri çoğu zaman aynı sahne içinde aynı şartlarda oynamak gibi çok çok zor bir işi öyle güzel yapmış ki, bundan sonra izlediğim hiçbir aktrisi beğenmemekten korkuyorum. belki bu filmin türk sinemasına yeni bir tür eklemesi kadar büyük bir katkısı da o. özellikle tek başına olduğu sahnelerde dikkatlice, defalarca izlenmeli ve her izleyişte tekrar hayran olunmalı. ne mutlu ki türk sineması belgin dorukların, türkan şoray ve devresinin yanına başak köklükaya, nurgül yeşilçay, sanem çelik, şahnaz çakıralp gibi güzelliklerle dolu bir liste ekleyebiliyor ve bu listenin başında demet evgar isimli harikaya yer veriyor. kendisine bir gün yolda izde rastlarsam hiç hissetmediğim kadar büyük takdir ve hayranlık duygularımı ileteceğim, hatta dayanamayıp boynuna sarılabilirim şimdiden haberi olsun.

HAFTAYA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE HOŞÇAKALIN

:: Sinema

‘Once Upon A Time In Hollywood’ 23 Ağustos’ta Vizyonda!

Yönetmenlik koltuğunda Quentin Tarantino’nun oturduğu Bir Zamanlar Hollywoo...

Kaynak: Yusuf Doğangüneş - AtakentHaber

Captain Marvel’in Film Müziklerini Yapan Türk!

8 Mart’ta dünya ile aynı anda Türkiye’de de vizyona girecek olan Marvel Sin...

Kaynak: AtakentHaber

Oscar Ödülleri Sahiplerini Buldu

Bu yıl 91’incisi düzenlenen Akademi Ödülleri dağıtıldı. Los Angeles’taki Do...

Kaynak: AtakentHaber

Yeşil Rehber

30 Kasım Cuma günü vizyona girecek olan Yeşil Rehber’de, Mahershala Ali say...

Kaynak: AtakentHaber

SiparisYolda.com Reklam