Çalışkan Rıza ile Tembel Tudor’un Hikayesi
Galatasaraylı okurlarımızın başlığa bakıp da kızmalarına hiç gerek yok gerçek ortada
Son yıllarda Trabzonspor ile Galatasaray arasında oynanan maçlarda Trabzonspor’un bariz bir üstünlüğü göze çarpıyor. Üstelik Trabzonspor bu üstünlüğü sağlarken kadrosunda birçok sakat ve cezalı oyuncular bulunmasına rağmen hocalarının tercihine göre takımın yıldızlarını da kulübede oturtabilme lüksünü hiç çekinmeden kullanabiliyor.
Trabzonspor için Galatasaray maçları belki de son yıllarda takımın oynamış olduğu en rahat ve camianın galibiyete olan inancının tam olduğu maçların en başında geliyor, belki de birincisi...
Bunda takımın görece büyük maçlara daha bir konsantre çıkmasının payı elbette ki büyük ancak Galatasaray’ın camia olarak her Trabzonspor maçı öncesi Trabzonspor takımını hafife almasının da payı yok değil!
Aslına bakılırsa Trabzonspor ile Galatasaray arasında oynanan ve Trabzonspor’un skandal hakem kararlarıyla 7 kişi bırakılıp Galatasaray’ın ’galip getirildiği’ maçtan sonra Trabzonsporlu oyuncuların Galatasaray ile oynanan her maçta o maçın bilinciyle oynamaları da son yıllarda galibiyet yüzdesini arttıran faktörlerin en başında geliyor.
Bir değil, iki değil. Umarız Galatasaray camiası da artık rakibinin ligdeki durumu ne olursa olsun ona saygı göstermesi gerektiğini öğrenir ve bu yaşananlardan ders alır.
Ders demişken maçta görüldü ki Rıza hoca dersine çok iyi çalışırken, rakibi Tudor koca bir hafta defter kitap bile açmamış!
Öncelikle Rıza hoca takımda savunma zaaflarının bulunduğunun bilinciyle hareket ederek takım savunmasına bir neşter vurmuş. Sahanın her yerinde rakibine basan ve bloklar arası mesafeyi kısa tutmaya çalışan bir kadro ve diziliş vardı dün sahada... Galatasaray adına bu sezonun neredeyse her maçta gol atan formda oyuncusu Gomis’in bile sahada esamesi okunmadı... Keza Tudor’un sahada varlığı ile yokluğu bir olan Gomis’e artık tahammül edemeyip onun yerine oyuna sokmak zorunda kaldığı Eren Derdiyok da silik bir görüntü sergiledi.
Diğer yandan Trabzonspor bu tarz oyunları zaman zaman büyük maçlarda gösterse de, nispeten küçük sayılabilecek maçlarda aynı konsantrasyonu sağlayamıyordu... Bu gerçek takımın oynadığı maçlar ve puan tablosuna bakıldığında net bir şekilde görülebilir.
Bu maçta da Trabzonspor adına sahada konsantrasyonun kaybolduğu anlar oldu. Kazanılan bir frikik atışında topun başına laubali bir şekilde N’Doye’un geçip frikiği kullanması ve sonrasındaki bir pozisyonda Okay’ın gereksiz top kaybı rahat giden maçta Trabzonspor’un golü kendi kalesinde görmesine neden oldu. Ancak önceki maçların aksine Trabzonspor kendini çok çabuk toparladı. Rıza hoca yorulan Okay’ın yerine belki de Castillo hamlesini 75.dakikada gerçekleştirebilmiş olsa Olcay ve Feguli’nin kırmızı kart görmesi sonrası geride olmanın vermiş olduğu baskıyla açılacak olan Galatasaray karşısında boş alanlar bulan Trabzonspor çok farklı bir galibiyete ulaşabilirdi. Ancak yine de Rıza hocanın orta alanda defans bütünlüğünü elden bırakmamak isteyişi de anlayışla karşılanabilir.
Bu maçın özelinde genel bir analiz yapacak olursak Rıza hoca takımını daha mücadeleci bir kadroyla sahaya çıkartarak ve Sosa gibi bir yıldızı kulübede oturtarak hem geçen hafta gereksiz kırmızı kart gören oyuncusuna güzel bir mesaj vermiş, hem de artık ’isimlerin’ değil form durumu yüksek oyuncuların kadroda yer alacağının, moda tabirle ’adaletli’ olunacağının sinyallerini tüm camiaya vermiş oldu...
Rıza hocanın bir avantajı da Antalyaspor’un başındayken Galatasaray karşısına çıkmış olması ve önceden elinde hazır analizlerinin bulunmasıydı. Bu gerçek de yadsınamaz ancak aynı şey rakibi Tudor için de geçerliydi! Üstelik Tudor aynı takımla oynama lüksüne de sahipken Rıza hoca bambaşka bir takım ile bu müsabakaya çıkıyordu...
Rıza hocanın bir başka doğrusu da Onazi, Bero, Mustafa Akbaş ve N’doye gibi mücadele gücü yüksek askerlerle sahaya çıkıyor olmasıydı...
Trabzonspor’un geçen sezonki çıkışında da dikkat edilirse Ersun hoca N’doye ve Onazi’yi ve zaman zaman da Bero’yu kullanarak hem rakibe ileride baskı yapabiliyor, hem de takım ileride top tutabiliyordu. Bu baskıya iştahlı Olcay, Yusuf gibi oyuncuların yanı sıra kanatlar da eklenince seri galibiyetler ard arda gelmeye başlamıştı.
Trabzonspor camiasındaki asıl sıkıntı ise ’en iyiyi ararken, eldeki iyiden olunması’ ile başladı! Sahada görev adamlarına tahammülün olmayışı ve zamanla taraftar baskısıyla hor görülen ’asker oyuncuların’ yerini sakat veya formsuz oluşlarına bakılmaksızın alan ’generaller’ Trabzonspor’un sahada birer ikişer oyuncu eksik oynamasına neden oldu... Bu da başarısızlık serisini başlatan en büyük faktörlerin başında geldi...
Yani taraftar için ’masal’ gibi, ’şiir’ gibi kadro sahada olsa bile mutlu son bir türlü gelmiyordu... Buna günü kurtarmaya çalışan kadro tercihi hataları da eklenince durum içinden çıkılamaz bir hal almıştı.
Galatasaray maçı ile Trabzonspor takımı ’fabrika ayarlarına’ dönmüş oldu...
Hafta sonu Trabzonspor için taraftarların tribündeki çoşkusundan, sahadaki güzel futbola, mücadeleden genç Abdülkadir’in oyuna dahil olmasından sonra zaman zaman hakeme rağmen oynanan ’tiki-taka’ futbola kadar her şey dört dörtlüktü...
Umarız haftaya alınacak galibiyetle yeni bir seriye başlanılmış ve kaybedilen haftalar bir an önce telafi edilmiş olur... Çünkü buna tüm Trabzonspor camiasının ihtiyacı var...
Kaynak: Doğan Şahin
Etiketler: #DoğanŞahin #KöşeYazısı #Trabzonspor #Galatasaray